M. ALİ KAYA
Okuma Durumumuz
Türkiye’de okuma alışkanlığı seviyesi çok düşük. Ar-Ge raporlarına göre Türk halkı okumaya 365 günde ancak 6 saat vakit ayırıyor. AB ülkelerinde %21 olan kitap okuma oranı Türkiye’de sadece %0,01 (yüzde bir) oranındadır.
TV izlemeye günde 4 saat, cep telefonundan Sosyal Medya’ya girmeye günde 3-4 saatini ayıran günde bir saatini okumaya ayırmadığı için cahil kalıyor.
Bilgi gerçeğe uygun malumattır. Sosyal Medya ise gerçeğe uygun bilgi verme yerine insanları aldatan, uyutan ve zevkine hitap eden çoğu doğru ve gerçek olmayan mizah ve eğlence türünden bilgi vermektedir. Peki bu bilgilerin insanın zihin ve ruh gelişimine ne gibi katkısı oluyor?
İnsanın zamanını boş şeylerle çalıp, kafasını yalan ve yanlış bilgilerle donatarak cahil bırakıyor. Cehalet bilmemek değil, yanlış bilmektir. Gerçeğe uygun olmayan bilgi insanı cahil bırakır. Bir de bu bilgileri gerçekmiş gibi inanıp anlatmak ve inatlaşmak cehaleti daha da artırmakta ve insanın değerini ve şerefini de düşürmekte, saygınlığını da kaybetmesine sebep olmaktadır.
Neden Okumalıyız?
Türk halkının çoğu kitap okumayı gereksiz görüyor. “En son okuduğun kitap nedir?” diye sorulan bir soruya gençler “Amaaan, yahu paradan bahset abi bize, neyi okuyacağım ben yahuuu!” diye cevap vermektedir. Bu Türkiye’deki durumu özetliyor.
Bu durum 400 yıllık bir kültürün mirası, kısa vadeli düşünmenin, günü kurtarmanın ifadesidir. Günü kurtarma yerine geleceğe yatırım yapmayı düşünmüş olsaydık bugün Avrupa’nın en zengin ve en müreffeh bir ülkesi olurduk ve fert başına düşen milli gelirimiz 40. 000 doları bulurdu, ülkemizin hiç kimseye borcu da olmazdı.
Avrupa’da okuma seviyesi %21 bizde %0,01…
Türk insanının kitap ihtiyacı TUİK “İhtiyaç İndeksi” verilerine göre 235. sırada yer alıyor.
Kitap okuma ile insanın kültürü ve ülkenin refah ve zenginliği arasında doğrudan büyük bir bağlantı vardır. Orta çağın sefil Avrupası 1450 yılında Johannes Gutenberg ve ortağı Fust’un Almanya'nın Mainz şehrinde metal harflerle basım tekniğini bulup matbaayı icat etmesinden sonra kitap ve gazete basmaya, okumaya ve öğrenmeye büyük önem vermiştir. Bu günkü seviyesini okuma ve öğrenme ve öğrendiklerini akıllıca uygulama sonucu ulaşmışlardır.
Osmanlı ise matbaayı ancak 1729 yılında kullanmaya başlamıştır. Ancak çeşitli sebeplerle matbaaya karşı çıkılmış ve ancak önemi 1784 yılında devlet tarafından anlaşılarak kitap basımına izin verilmiştir. Böylece Osmanlı Matbaayı 330 sene sonra kullanmaya başlamış ve bundan sonra kitap basılarak insanların istifadesine sunulmuştur.
Okumanın Faydası
Okumada öğrenemezsiniz. Okuma bilgi edinmenin en etkili ve en kısa yoludur.
İnsanın vazifesi “Taallümle tekemmüldür.” Bu da okumakla olur.
Okuma bilgiyi artırır, bilgi düşünmeyi ve hayal gücünü genişletir.
Kelime bilgisini artırır. İnsan kaç kelime bilirse beyin o kadar çalışır.
Kişi ne kadar kelime bilir, kaç dil öğrenirse hafıza o kadar güçlenir.
Okumak stersi azaltır, davranışı, ahlakı ve düşünceyi geliştirir.
Yazmak ve kendini ifade edebilmek yine çok okumaya bağlıdır.